Kul – Son Veli https://www.sonveli.com Velâyet Makamından İnciler Tue, 16 Jan 2018 12:29:08 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.1.6 https://www.sonveli.com/wp-content/uploads/2016/06/Hatem-i-Veli-Logo-150x150.png Kul – Son Veli https://www.sonveli.com 32 32 Settâr https://www.sonveli.com/2018/01/16/settar/ https://www.sonveli.com/2018/01/16/settar/#respond Tue, 16 Jan 2018 12:29:08 +0000 https://www.sonveli.com/?p=297 Allah’ın, Resulünün ve Aşık Kullarının Selamı ve Rahmeti üzerinize olsun.

 

Settâr

Örtünmek, Gizlenmek manasına gelen İsm-i Şerif’tir.

Dinî mânâ da ise kadınların namahreme görünmemek için yapması ve dikkat etmesi gereken olgulardır.

Kadınlar da Saç, Yaratılışında endam güzelliğinin tecelli ettiği yerdir. Saç kadının kendi endamına uygundur.

Saç kadınlarda uzundur.

Kıl, Tüy yoktur veyahut yok denecek kadar azdır.

Yüzünde Sakal, Bıyık olmadığı gibi, genellikle saçları da dökülmez.

Peki niçin Saç vardır?

Saç kesmek, Boyamak, Peruk takmak kadının yaradılışında ki endama hakarettir. Bir nevi haram katmaktır.

Kısacası Yaradılış güzelliğine hakarettir.

Bu durum ise Allah’a isyandır.

Aslın da Haram yoktur.

Helal olanı, yani Allah’ın maddi ve manevi temiz yarattığı nimetleri, güzellikleri bozmak onu Haram’a çevirmek demektir ki, bu yaradılışa karşı bir hürmetsizliktir.

Allah’ın yarattığına karşı bir nevi beğenmemek, istememek isyanıdır.

Saçlı kadın başkadır.

Güzeldir, Saçı okşanan kadın büyük bir keyif duyar.

Dünya’da gerçek Hint Kadını ve İspanyol kadını katiyen saçını kesmez!

Seven bir Hintli kadından korkulmalıdır, o her şeyi yapabilir.

İspanyol kadını ise Sevdiği için ölmeyi ve sevilmediği taktir de öldürmeyi çok iyi bilir.

Bu iki kadındaki hasletlerin sebebi de, Saçlarını kesmedikleri içindir.

Bu lafı da örseleyip, hor görmeyiniz Hakikattir.

Tabi, Kadın saçının ne olduğunu anlayabilirsen.

Saçını şekilden şekle sokana, kesene bizim lafımız yoktur.

Her şeyin bir görünen bir de görünmeyen tarafı vardır. Görünmek, o görünmeyen tarafı örtmektir.

Görüneni görmede bir hüner yoktur, Görünmeyeni görmede hüner vardır.

Görünenler vardır.

Aslını bilmeyenler, o görüneni normal görürler.

Ve o görüneni değiştirmeye çalışırlar. Oysa ki aslına hakaret ettiklerinin farkında değillerdir ve kendi acizliklerini ortaya koyarlar.

Kuran-ı Kerimde;

“Yâ eyyuhe’n- nebiy kul…”

 “Ey nebiy”

Yâni emirlerimi vahiy vasıtası ile alıp kullarıma tebliğ eden. Demektir.

“Eşlerine, kızlarına, müminlerin kadınlarına sokağa çıkarken üstlerine örtü almalarım söyle, kendilerinin namuslu olduklarını böylelikle ilân ederler…”
Câriye ve kölelerden tefrik edilmek için.

Azhâb sûresi.

“Biz onları câriye sandık!” demesinler,

“Örtülerini omuzlarından aşağı sarkıtsınlar.”

*** Erkek ve kadının o zaman başları örtülü idi.

Bu noktaya çok dikkat ediniz, Peygamberimiz zamanın da durum böyle idi. Hem Kadının hem de Erkeklerin başları kapalı idi.

Hudeybiye Anlaşması yapıldığı zaman: ”Sizden bize İslam olur müşrik gelirse biz size göndereceğiz. Sizden bize gelirse biz göndermeyeceğiz!” bir anlaşma yaptılar orda.

Ebu Cendel isminde birisi çıktı ortaya, yolu kesmeye başladı. Müşrikler gelmiyor Şam’a gitsinler.  Ebu Cendel. Nihâyet kırk kişi oluyorlar.  Hüdeybiye Anlaşması gereğince İslamlar, müşriklerden İslam olursa kabul etmiyor.

Resulullah kabul ediyor.

Müşrikler ise yol kesmeye devam ediyorlar, Ebu Cendel ve taifesi.

Bu arada Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin mübarek kızlarından birisi Ümmü Gülsüm.

Hicretten üç dört ay evvel, Resulullah Ümmü Gülsüm’ü evlendirmiştir.

Evli.

Torun-u Resül karnında, yani Resulullah’ın kızı gebe çocuğuna.  Hicret başlamadan aşağı yukarı bir buçuk ay evvel.

Resulullah’ın önüne çıkıyor kocası: “Bu kızı götürmeyeceksin!” diyor.  “Ben bir yere gitmiyorum!” diyor.

Nihâyet Resulullah hicret ettikten sonra, Ümmü Gülsüm, Medine’ye kaçarken kızcağız.  Yolda müşrikler yakalıyorlar bunu.

Ümmü Gülsüm’ü katlediyorlar, karnını yarıyorlar.  Torunu Resulullah’ı da param parça ediyorlar.

Nakebe isminde bir herif!

Resulullah’a gidiyor haber.  Mübarek gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor.  Sahabe-yi Kirama diyor ki: “O Nakebe’yi bulduğunuz yerde katledin!” diyor.

Aradan üç dört sene geçiyor, Nakebe dağlarda.  Bir gün Medine’ye geliyor, çarşaf giymiş.

Doğru Hazreti Ebu Bekir’e gidiyor, tanıyorlar.  Ya Eba Bekir! Ben İslam olacağım. Beni Huzur-u Risâlet penahiye götür!” diyor.  Ebu Bekir halim bir zât-ı muhterem. Allah şefaatine nail eyleye.  “Ben yapamam diyor. Git emr-i Resul vardır. Şimdi kılıcımı alır kafanı keserim senin!” diyor.

Kalkıp gidiyor.

Hazreti Ali Efendimize gidiyor.  Hazreti Ali diyor ki: “Buradan kuyruğunu kır, yoksa katlederim seni!” diyor.

Hazreti Osman’a gidiyor, o da: “Aman git!” diyor.

Hazreti Ömer’e zâten gidemez, görür görmez katledecek Ömer çünkü.  Onun şakası makası yok, Allah’ın zaptiye nazırı.  Hiç, derhal kılıç şeyinde “hıpp!” dedimi kafayı vurur, hiç şakası yok. Hz.Ömer’in.

Bir arasını buluyor, Resulullah’ın sahabeler otururken huzura giriveriyor.  Bu Nakabe, hemen yüzünü açıyor.

Herkes Emr-i Resul var ya.  Resulullah: “Yoooook!, durun bakalım” diyor.

Bu adamcağız orada: “Eşhedu Enla İlahe İllallah ve Eşhedu enne Muhammeden Abduhu Resulullahu!” diyor.  “Ya Resulullah islam oldum!” diyor.  “Beni affeyle!” diyor.  Ağlamaya başlıyor.

Cenâb-ı Sallallahu Aleyhi Vessellem gözlerinden yaşlar akıyor.  “Ben affettim, Allahım da affetsin!” diyor.  Kızını param parça etmiş adamı!.

O devirde Kadın’da, Erkek’te örtünürdü Ağam.

O halde!

“Mümin kadınlar süslerini kendiliğinden görünen kısımları müstesna açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar.”

Nûr sûresi.

 

Eee bu Kadınların Başları zaten örtülü, Göğüslerini örtsünler.

Peki Niçin?

Bu Nokta çok mühimdir.

Meme, İki Meme Arası, Süt…

Bu emre göre örtülmesi farzdır.

Süt Kan’dan süzülür…

Açılması emre, farzsa aykırıdır. Bu hal Kadının bizzat kendisine aittir. Bu hale kimse müdahale edemez.

Ayette Peygamber vasıtası ile “Onlara Söyle” deniliyor.

Kuran-ı Kerim’de, hiçbir Ayet de Kadına Doğrudan doğruya Hitabet yoktur.

Erkeklere vardır.

Kadının Namazda başını usulü uyarınca örtmesi ilahi emre gösterilen edebin ifadesidir.

Evde giyilen kıyafetler ile sokağa çıkmamak İslami bir emirdir.

Türban, Takya, Erkeklerde serpuş doğru değil ve hakiki İslam işi değildir. Erkeklerde takya yahudi işidir.

Kadınlarda ise Türban doğru değildir.

Bunun yerine, bir Yaşmak kullanmak emrin yerine gelmesine kafidir.

Saçı kesik olanda ise baş örtmeye lüzum yoktur.

Lakin Çirkin olmamak şarttır. Örtü çehresini güzelleştirmelidir.

Başın örtülmesinin veya Açık olmasının İlericilik veya Gericilik ile alakası katiyen yoktur.

İlericilik nedir? Lütfen anlatınız.

Peki, Gericilik nedir? Nefretle söyleyiniz de bizde anlayalım, öğrenelim.

“Bu sözümüz ne yobazlara nede aydın geçinenleredir…”

Yazıklar olsun!

Bu devirde içki içmek ilericilik, içmemek gericilik… Daha bunun gibi çok sözler var,  iki tarafta bir birleri ile mücadele edip dururlar.

Bu Memlekette Aptal görünüp, Akıllı insanların olduğunu hatırlatırım bu gibilere.

Onlar ki, basit bir şekilde, hiç kimsenin gözüne çapmadan, işine karışmadan yaşayıp giderler bu Dünya’da.

Bilgi bilgisizliği içinde kalmak en büyük cehalettir.

Yüca Allah, insanları mutlu olmaları için yaratmıştır, türlü türlü Nimetler yaratmıştır, imkanlar sunmuştur.

Güç vermiştir.

Akıl ve Zihin vermiştir, İyiyi kötüyü bildirmiştir.

Bakarsan iyi veya kötü diye bir şeyde yoktur.

Her şeyi Allah yarattığına göre, her şey iyidir, güzeldir. İşte bunu kullanma marifeti iyi veya kötüyü doğurur.

İnsan serbest bırakılmıştır, Bir insanın işleri kötüye veya iyiye gidiyor ise bunun sebebi kendisidir.

Onun içindir ki aşırıya gitmemek gerekir.

“İnnehu lâ yuhibbü’l mu’tedin.”

Allah haddi aşanları sevmez.

Aşırılılığın iki türü vardır;

Mantığı hiç hesaba katmamak ve Mantıktan başka hiçbir şeyi tanımamak.

Son olarak;

Saç kadının dışarı vurmayan iç güzelliğinin tecellisi, görünüşüdür.

Şu husus unutulmamalıdır ki!

“ALLAH bir kimseyi ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. ALLAH bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder.”

Talâk sûresi.

 

***** / *****

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا

“Yâ eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü’minine yüdnine aleyhinne min celabibihinn zalike edna ey yu’rafne fe la yü’zeyn ve kanellahü ğafurar rahiyma : Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab 33/59)

وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ

“Ve kul lil mü’minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdine zinetehünne illa ma zahera minha vle yadr**** bi humurihinne ala cüyubihinne ve la yübdine zinetehünne…. : Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler….” (Nûr 24/31)

Takayyüd : Bağlanma. Bağlı olmak. Kayıtlı bulunmak. * Çalışmak. Çabalamak. Uğraşmak. * Dikkatli davranmak.

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ

“Üd’u rabbeküm tedarruav ve hufyeh innehu la yühibbül mu’tedin : Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.” (A’raf //55)

لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا مَا آتَاهَا سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا

“…la yukellifullahu nefsen illa ma ataha seyec’alullahu ba’de ‘usrin yusren :… ALLAH hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. ALLAH, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.” (Talâk 65/7)

 

Günler Hayır olsun. Allah Sizinle.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

]]>
https://www.sonveli.com/2018/01/16/settar/feed/ 0
Kül https://www.sonveli.com/2016/08/27/kul/ https://www.sonveli.com/2016/08/27/kul/#respond Sat, 27 Aug 2016 09:02:52 +0000 http://www.sonveli.com/?p=209 Yanmayan Odundan ne Alev çıkar nede Kül olur. Yanmayan Odun neye yarar.

Kül’de hiç bir mikrop yaşayamaz! O vakit Kül nedir?

Hatem-i Veli

 

]]>
https://www.sonveli.com/2016/08/27/kul/feed/ 0
Yalnız Sen’den isteriz! https://www.sonveli.com/2016/06/18/yalniz-senden-isteriz/ https://www.sonveli.com/2016/06/18/yalniz-senden-isteriz/#respond Sat, 18 Jun 2016 08:02:55 +0000 http://www.sonveli.com/?p=115

Allah’ın, Resulünün ve Âşık kullarının selam ve bereketi üzerinize olsun ey kardeşlerim.

Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Salat-ı selam olsun âlemler güneşi Muhammed Mustafa sav. in, feyizlere açık ruhuna, selam olsun tertemiz Ehli Beyt’e, Selam olsun ümmetine, Selam olsun Hızır a.s. , Evliyalarına, Veli kullarına.

Enaniyet ve Benlikten Allah’a sığınırım.

———————————————————————————————

“İyyake na’budu ve iyyake neste’in”

Ben bu ayeti bilirim, 5 vakit Namaz da 40 kez söylerim. Ve ne diyor bakın; Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Allah’tan başka kimseden bir şey istemeyin.

Yöneltilen Soru: Peki burada Senden isteriz’in, hangi mana da kullanıldığını açıklar mısın?

———————————————————————————————

Bismillahirrahmanirrahim.

Bir ayet ile sözümüze başlayalım;

‘’Oysa sizin mevlanız Allah’tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır.’’ (Al-i İmran 150. Ayet)

Yine Kuran-ı Kerim (Allah’ın kelamı) ve yine ayetin, ayetle açıklanması. Ayetleri biz bu kitapta (Kuran-ı kerim) kendimiz açıklarız.

‘’Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.’’

Bu ayet, yüce Allah’ın her kelamı gibi, içinde pek çok sırlar barındıran bir ayettir.

Sadece içinden bir cümleyi alıp (Senden İsteriz) incelemek, ne manaya geldiğini irdelemek çok yanlış olacaktır. Haşa Allah’ın etmiş olduğu bir kelamı bozup parçalamaktır. Bunun yerine Ayet’in tamamını değerlendirmek daha doğru olacaktır. Asıl doğru olan ise Sure’nin tamamının incelenmesidir.

Bu Ayeti; tek bir mana çerçevesinde düşünmek ve yorumlamak hataların ve körü körüne bağlanmanın dışına çıkamaz. Bu olayda Fatiha suresinin tamamını düşünmek yatar, Fatiha suresini gerçek mana’da açabilen bir kimse, Kuran-ı kerimi baştan sona okumuş ve anlamış gibi olur. Allah’ın Kuran-ı kerimde yazdığı gibi; Ayetleri biz bu kitapta kendimiz açıklarız der.

Bu önemli bilgileri verdikten sonra Kuran Ayetleri ve bilinen gerçekler ışığında Kuran-ı kerim’den örnekler vererek bazı açılımları yapalım.

Bu Ayet’te yatan ilk sır, Allah’ın muradıdır. Yani Kader ve kaza tecelli etmeden önce; Allah’ın ‘’ Kalem-i Ala’’ ile ‘’Levhi Mahfuz’’ üzerine nakış ettiği yazılışla başlamıştır. Bu yazılış nedir? Örnek olarak, Allah’ın: Ağaç, taş, insan, hayvan, bitkiler yaratacağım bunların farklı farklı özellikleri olacak bunlar bir birleri ile hem direk hem de dolaylı yollardan bir birine bağlı olacak, demesidir. Burada da büyük bir Sır vardır görüp bilene. Bunu Allah istemeden bilemeyiz.

Bu yaratılanların Allah’a yaratılışı gereği Kulluk etmeleri yatar.

Bu Ayette; Tevekkül gizlidir, Sünnetullah gizlidir, Zikrullah gizlidir, tesbihat gizlidir, söz ve yemin gizlidir, tevazu gizlidir, İbadet gizlidir, Aciz olduğunu bilmek gizlidir, Kulluk gizlidir ve daha niceleri.

‘’ Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.’’ (Zariyat, 56. Ayet)

*** Önce Kul olduğumuzun farkına varmak! Sonra Allah’tan istemek! Burası aklınızın bir köşesin de dursun.

Allah; Âdem’i yarattı ve yanında Huzur bulsun diye Havva’yı yarattı. Her ikisi de Firdevs Cennetinde huzurlu bir şekilde yaşarken, İblis’e uyup Yasak olan meyveden Önce Havva anamız, sonra Âdem babamız yemiştir. Bunun sonucu olarak ikisi de Cennet’ten çıkarılmış ve ayrı ayrı yerlerde Dünya’ya indirilmiştir. Hz. Âdem ve Hz. Havva; Allah’a yönelip çok uzun yıllar ağlayıp yalvarırlar, dua ve tövbe ederler. Sonunda duaları ve tövbeleri kabul olunup affedildiler. Ve bir araya getirilirler. Hac ilk kez burada İnsana farz olmuştur.

‘’Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti’’ (Ta’ha, 122 Ayet) ‘’

Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.’’ Ayetinde ki kulluk ve istemenin ilk manası buradadır. Bizzat Allah’a sığınıp tövbe etmek, O’ndan kendimiz için af ve iyilik dilemek)

•‘’Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah’tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah’a şöyle dua ettiler:

«Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız.»  (Araf, 189 Ayet)

Bu Ayette de başka bir sığınma ve isteme saklıdır, Allah’tan kendilerine Hayırlı olacak bir şeyi dileyip istiyorlar. Bugün günümüzde de pek çoğumuz bunu yaparız. Allah’ım bana hayırlı bir Eş, İş nasip eyle.

Allah’ın izni ile devam edelim;

•Bir sır daha açalım; bu Ayet-i kerime’de Allah’ın ‘’Halilim’’ (Dostum) diye sevdiği Hz.İbrahim de vardır. Nasıl mı? Hz. İbrahim’in Allah ve Tevhidi arayışı Kuran-ı Kerim’de şöyle geçer.

‘’vaktâki ay doğmak üzere iken gördü «bu imiş rabbim» dedi, derken batınca «kasem ederim ki, dedi, rabbim beni hidayetine mazhar etmese idi muhakkak şu şaşkın kavimden olacakmışım’’ (En’Am, 77. Ayet)

Bura da Allah’a bir teslimiyet bir istek vardır, Allah yolunda hidayete ermek, Allah’ı bilmek istedi ve şüphesiz Allah kendisini bildirmiştir. Allah’a sığındı, Allah’tan istedi ve Allah yardım edip yol gösterdi.

•Hz. İbrahim üzerine biraz daha devam edelim, Hz. İbrahim’in putları kırdığını hepimiz biliyoruz. İbrahim peygamberin Mancınıkla ateşe atıldığı noktada, Allah’ın emri ile gelen Cebrail’e

– Aradan çekil ya Cebrail, Allah’la arama girme.

Deyişi de farklı bir istemeye işarettir. Kul sadece Allah’ı istedi. Bana bir tek O yardım eder dedi. Ben O’nunla görüşeyim, O neye razı ise bende ona razıyım dedi.

•Bu ayette; Musa Peygamber de aklımıza gelir. Ve kavmi ile zalim firavun’un önünden kaçması, kızıl denize dayanması da aklımıza gelir. Bir Ayet ile devam edelim.

’’Hemen korku içinde çevreyi gözetleyerek şehirden çıktı ve: «Ey Rabbim, kurtar beni bu zalim kavimden!» dedi.’’ (Kasas, 21. Ayet)

Yine Hz. Musa’nın, zalimler karşısında Rabbinden yardım istemesi karşımıza çıkıyor. Bizlerde bir kötülüğe, şiddete uğrayınca Allah’a sığınıp, O’ndan yardım dilemez miyiz? Yere düşsek bile ‘’Allah’’ deriz.

•Devam edelim Hz. Musa’nın Deniz kıyısına gelince;

‘’(Musa): Hayır! asla! Rabbim muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir. dedi.’’ (Şuara 62)

Görüldüğü gibi burada da bir teslimiyet ve Allah’tan yardım isteme karşımıza çıkıyor. Ve şüphesiz Allah yine kendine Kulluk edip O’na sığınanın yanında olmuştur. Koca deniz ikiye ayrılmıştır.

•Hz. Musa’nın kavmi ile uzun yolculuğu esnasında Kavmi Aç ve susuz kalmıştır, bunun üzerine Hz. Musa’ya Allah’tan yardım istemesini söylediler. Ve Allah’tan yardım isteyen Hz.Musa ya;

‘’Ve sizi bulutla gölgeledik, size Kudret Helvası ve bıldırcın gönderdik ve “Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz” (dedik)’’ (Bakara, 57. Ayet)

(Hakkınız olan Nimetler ’den yiyiniz, bu Ayet te Kul hakkı saklıdır)

Yine burada Allah’a sığınıp, Ondan rızk istemenin ve Allah’ın kullarına nasıl yardım ettiğini görüyoruz. Rızk için bile Allah biz kullara garanti vermiştir. Bu konuda Kuran’da geçer.

Rızk Allah’a aittir, herkesin Rızkı günlük önüne gelir.

Bu Ayette ki kulluk ve istemeler birçok Peygamber’in hayatında apaçık gözümüzün önündedir.

Hz. Nuh’un; Sağ salim karaya ulaşabilmesi isteği.

Hz. Eyüp’ün; Off demeden, dertlerine derman istemesi. Ve bunun sonucunda Allah katından şifalı bir Su gönderilmesi.

Gene Allah’tan sağlığı için yardım istiyor ve yardım anında geliyor. Bakın burada şükür ‘de gizlidir.

•Uhud savaşında düşman Silah ve Sayı bakımından Müslümanlardan kat ve kat fazlaydı:

‘’Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hani size sevdiğinizi (zaferi) gösterdikten sonra bozuluncaya, savaş konusunda görüş ayrılığına düşünceye ve itaatsizlik edinceye kadar müşrikleri kırıp geçiriyordunuz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahreti istiyordu. Sonra sizi deneyden geçirmek için onların başından savdı. Ama yine de sizi affetti. Allah müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir.’’

(Al-i İmran, 152 Ayet)

Şüphesiz bakın burada da bir isteme vardır, Nedir? Ey Allah’ım biz Müslümanlara, senin yolunda savaşanlara, zaferi, galibiyeti nasip eyle demek, Allah’a sığınıp, yardım istemek vardır. Ve bunun sonucunda bizim sevdiğimiz, istediğimiz zaferin bizlere verilmesi vardır.

+ Bu ayette de çok şey gizlidir. Görebilene Büyük Cihad hakkında da sırlar verir. Nefs ile mücadele (Onu terbiye etme uğraşı) ederseniz galip gelenler mutlaka siz olacaksınız, tüm kötülükler, kötü huylar önünüzde diz çökecek. Lakin siz bunları göremeyip bozulursanız şüphesiz sınavı da geçemezsiniz der. Ama burada da Allah’ın çok affedici olduğuna da vurgu yapar. Ve tövbe kapısını gösterir.

Görebilen Kul nerede!

Ayet ve Peygamberlerimizin hayatlarından kesitlerle ‘’Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.’’ Ayetini Kuran-ı kerim ışığında örneklendirdik ve hangi manalara geldiğinin bazılarını yine Allah’ın Kuran-ı kerimde açıkladığı şekilde gösterdik.

İnanın bunlar daha Derya’da, Damla. Yukarıda yazılan ve yazılmayan her istemenin de kendi için de Sırları vardır. Lakin dediğim gibi hepsini açıklamaya ve anlatmaya kalksak ne zaman nede madde yeter.

•Birçoğunuzun aklına şöyle bir soru gelmiş olabilir. İyi kardeşim güzel örnekler açıklamalar ama bu istemeleri hep Peygamberler yapmış ve Allah bunun için direk yardım etmiş. Biz aciz kullar istersek te Allah yardım eder mi?

Peygamberler seçilmiş insanlardır doğrudur. Görevleri biz İnsanları Allah yolunda doğruya yöneltmektir. Bunun içindir ki; Biz Müslümanlar Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sav. in, Söz, Hareket, Hal, vb. Her türlü özelliğini örnek alır, Kuran-ı kerim rehberliğinde o’na göre yaşarız.

Velhasıl istemeye gelince.

*** Burada en baştaki aklınızın bir köşesinde dursun dediğim sözü hatırlayın.

‘’Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.’’

Biz önce Kul olmayı layıkıyla başaralım da, sonra isteyin bakalım Allah veriyor mu? Vermiyor mu? İstediklerinizi. Kul olabilmek bile Allah’ın elindedir, o istemeli ki biz Kul olalım. Kulluk etmesek bile Allah bize istediklerimizi verir, burada imtihan gizlidir.

Bu Ayet’te İstemek vardır, istemek Duadır, Dua ibadettir. İbadet Kulluk etmektir, iman edip Allah’a sığınmaktır. Yalnız Allah’tan istemek sevaptır o zaman. Şunu da söyleyeyim Hakk’ı ile Kul olabilen bir İnsan kendisi için istemekten de geçer bunu da bilin. Ne Dünya malı, Ne Cennet, Ne Cehennem… O kulluk peşindedir.

Bir Veli’nin dediği gibi; Bizim Duamız bize fayda etmez, ancak başkasına yarar.

Çünkü biz Nefsimiz için değil Allah için dua ederiz.

Allah insanı; “Muhakkak biz insanı ahsen-i takvîmde yarattık.” (Tin, 4. Ayet)

İnsan yaratılışı gereği Mükemmel yaratılmıştır, Allah insanı yaratırken, kendisine en iyi şekilde kulluk edebileceği oluşta yaratmıştır. Bakın Kul olmayı bile bize en rahat şekle sokmuştur Allah. Biz hala nasıl İyi bir Kul olabiliriz diye düşünmekteyiz, Sünnetler önünde, Kuran-ı kerim’de önünde, Ayetleri de Allah açıklamış. Bize sadece bunları görüp, bilip uygulamak kalıyor.

İnsanın bu yaratılışı içinde büyük sırlar vardır. Bizzat Allah’tan bir şeyi nasıl isteyeceğimizin de Sırrı vardır. Ama bunu biz sözde kullar bilir miyiz? Bilmem!

Bilmek için Okuyanlardan değil de, okunanlardan olmak gerek.

Soruyu Yönelten Kardeşimize İthafen;

Hocam Allah razı olsun, 2 gündür hastayım yataktan çıkamadım doğru düzgün ibadet bile edemedim, sorduğun şu soruyu gördüm; Allah’tan; Kalkıp sana cevap yazabilmek için yardım istedim. Şükürler olsun o gücü verdi. Namaz kıldırdı, Kuran-ı Kerim okuttu, Kendini Zikrettirdi.

İşte Allah bazen böyle istettirir Kullarına, sadece kendisi için değil, Bir kardeşi için, Annesi babası için, hiç tanımadığı insanlar için bir vesile koyar da, o kuluna kendinden istettirir ve istediğini verir. Kul görebilir mi? Bilmem!

Biz Allah’tan isteyelim, O istediğimizi vermek için Dağları, taşları, bitkileri, hayvanları, insanları ve daha nice yaratılanı yardıma gönderir de biz bunun farkına varır mıyız? Bilmem!

Her şeyden önce ‘’İsteyene değil, Kendinden İstetenene bakalım’’ , ‘’Allah istemeden, Kul isteyemez’’

Ya Hayy Ya Allah, Ya Kayyum Ya Allah… Tevekkül Allah. La İlahe İllallah…

Hatem-i Veli

]]>
https://www.sonveli.com/2016/06/18/yalniz-senden-isteriz/feed/ 0