Yaratılış – İki sur arasında!

Allah’ın, Resul’ünün ve Aşık Kullarının Selamı ve Rahmeti üzerinize olsun ey Hane Halkı.

Bismillahirrahmanirrahim.

“Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: «Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?» dedi.” YaSin Suresi 78. Ayet

“De ki: «Onları ilk defa yaratan diriltir ve o yaratmanın her türlüsünü bilir.»” YaSin Suresi 79. Ayet

“Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.” YaSin Suresi 80. Ayet


“Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.”
YaSin Suresi 81. Ayet

İnsan!

İnsanın yaratışında öyle hikmetler var ki, bu hikmetleri yine İnsan olanlar anlar. Amma nasıl İnsan olanlar.

İnsan Yaratılışı gereği tüm Kâinatı içinde taşıyan bir yapıdadır. Kâinatta zuhur edip, hayat bulan her şey İnsan içinde kendisine yer bulmuştur.

Dünya bir mekândır!

İnsan Dünya Mekânında bir mekandır!

Vücut Mabeddir!

Kalp bu mabedin en kıymetli odasıdır!

Bunların Aslı La Mekândır!

İnsanın üreyip çoğalması üzerine bazı bilinen ama akla gelmeyen bazı esaslardan ve bu esaslar çerçevesinde Settar olup gizlenen Hakikatlerden söz edeceğiz Allah’ın izni ile.

Üreme Kendi içerisinde ikiye ayrılır.

  • Eşeyli üreme
  • Eşeysiz üreme

Biz şimdilik Eşeyli üreme hususun da birkaç noktaya değineceğiz, İnsan içerisinde Eşeysiz üremeyi de barındırır lakin bu konuya girersek bazı şeyleri haykırmış oluruz ki, Sırrı açık etti diye Derimizi yüzüp, Kafamızı uçurabilirler.

Bu sebep ile sınırlar içerisinden çıkmadan biz yazmaya, sizlerde okumaya devam edin inşAllah.

Eşeyli üreme; Farklı iki birey (Erkek ve Dişi)   arasında ki genetik malzemelerin birleştirilmesi suretiyle yeni bir canlının oluşması olayıdır.

Bu birleştirmede;

23 Kromozom Anne + 23 Kromozom Baba tarafından yeni oluşuma aktarılır.

Bu değerler Aklınızın bir Köşesinde kalsın.

23 Kromozom Anne; 23 Kromozom Baba

2+3 = 5                           2+3= 5

5+5=10

1+0

= 1

Allah Allah bu sonuçta ne ola ki!

Basit bir Matematiksel işlem yaptık, İnsanın 23 Anneden, 23 Babadan toplam 46 Kromozom ile, ilk yaratılışının meydana geldiğini gördük.

Toplam 46 Kromozom

4+6=10

1+0

=1

Yine mi 1 çıktı.

İnsanın ilk yaratılışında 2 farklı noktadan 1 sayısına ulaştık.

Bu 1 nedir acaba? Bilmeyiz.

Eskiden Kuran-ı Kerim de şifreler bulan bir adam vardı Bizimkisi de o misal’e dönmesin. Dikkat buyurun biz İnsanın şifrelerine bakıyoruz. Farkımız var.

Biraz daha üremeden bahsedelim;

Döllenme; Sperm ve yumurtaların birleşerek döllenmiş yumurta olan zigotun oluşmasını sağlar. Genel olarak suda yaşayan canlılarda dış döllenme, karada yaşayan canlılarda iç döllenme kullanılır. Bir çok Balık ve Kurbağa cinsi Suya Yumurta ve Larva bırakır, Erkek gelip bu larva ve yumurtaları döller, İnsan içinse,  iç Döllenme söz konusudur. Rahim içerisin de Spermin ve Yumurtalık ile buluşması.

Hahh şimdi asıl konumuza doğru bir yelken açalım, şöyle yavaştan bazı perdeleri usulca aralayıp, perdelerin arkasından sızan billurun yedi rengine gözümüz kamaşsa da dikkatle bakalım.

Sperm ana rahmine düştüğü zaman (ilk oluşum esnasında) ana rahmiyle, insan embriyosu arasında birleştirici bir sap bulunur. Başlangıçta cenin bu sap üzerinde büyür. İşte bu sap, insan embriyosunun kuyruk sokumuna tekabül eden bölgesidir.

Bu sap bölgesi bir kemiktir ve bu kemiğin adı Acbü’z zeneb kemiğidir.

İnsan ebedi huzura göçtükten sonra, Her şey aslında döndüğü vakit, Ruh aslına, Beden aslına döndüğü vakit… İşte bu Kemiğin önemi ve sırrı ortaya çıkar.

Nedir efendim bu kemiğin sırrı?

Beden toprağa gitti, Etler çürüdü, Kemikler çürüdü toz oldu, bu çürüme ve toz olma durumundan bir tek Acbü’z zeneb kemiği müstesnadır. Bu kemik, ta Mahşer Gününe kadar çürümeyecektir, kaybolmayacaktır.

Kim ne derse desin, bu böyledir Hakikattır.

Her İnsanın Parmak izi farklıdır, Dil izi farklıdır ve yine her İnsanın Acbü’z zeneb kemiği farklıdır. Hatta öyle bir farklıdır ki, bu kemik kendi kanından olmayan hiçbir kanı bünyesine kabul etmez.

Efendim nasıl etmez?

Bu kısımda size yaşanmış bir olayı anlatmak isterim

***1940’ların sonuna doğru Amerika’da bir olay meydana geliyor.

Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor.

Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor. Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için.

Amerika hukuk sistemlerinde bu olayın bir karşılığını bulamayınca başka sistemlere müracaat ediyorlar.

Roma hukukuna bakıyorlar yok. Yunan, Hint, Uzakdoğu’da yok. Bir heyet de Türkiye’ye geliyor.

Gelen heyeti konu ile ilgili, dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendiriliyorlar. İlk başta anlam veremiyor gelen ekip, Bizi niye bir Din Adamına yönlendirdiler diye.

Gönülsüz de olsa görüşüyorlar.

Bilmen, onlara ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorduğunda şaşkınlıkları iyice büyüyor.

Durduğunu söylüyorlar. Ömer Nasuhi, onlara kuyruk sokumu kemiğinden bir yer tarif ediyor.

Tarif ettiği yere çocuğun bir damla kanını damlatmalarını, eğer o kemik kanı emerse çocuğun o adamdan olduğunu aksi olursa kadının yalancı olduğunu ve buna göre hüküm verebileceklerini anlatıyor.

Gelen ekip görüşmeden memnun olmaksızın şaşkınlıklarını da yanlarına alıp ülkelerine dönüyorlar.

Bir müftünün böyle bir tıp bilgisine nasıl hâkim olabileceğine ihtimal veremiyorlar.

Ekipteki bir doktorun ise kafasını kurcalıyor bu mesele.

Müftünün yanlışlığını ispat etmek için mezar açtırılıp adamın bedeni çıkarılıyor.

Tarif edilen kemiğin üzerine önce kendi kanını damlatıyor. Kan akıp gidiyor kemiğin üzerinden.

Sonra çocuğun kanını döktüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor. Kemiğin kanı emdiğini gördüğünde hayretini gizlemiyor.

Görüşmede Ömer Nasuhi’nin yanında olanlar da ilk kez duymuş olacaklar ki heyet gittikten sonra bu meseleyi nereden bildiğini soruyorlar. Adı geçen kemiğin sadece kendi neslini kabul ettiğini uzun uzun anlatıyor. Oradaki küçük bir parçanın önemine değiniyor. Vücuda ne yaparsanız yapın o kemiği yok edemediğinizi, kıyamete kadar hiçbir gücünde buna muktedir olamayacağını, zira mahşerde insanlar o kemik parçasından yeniden diriltileceğini anlatıyor.

İşte o kemik, Acbü’z zeneb kemiğidir.

Kuyruk sokumunun en ucundaki 3 boğumlu Arı iğnesi, Piramit yapılı kemiktir. Tüm kemikler kaybolup toprak olsa bile bu kemik Mahşere kadar kaybolmayacaktır.

“Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: «Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?» dedi.” YaSin Suresi 78. Ayet

Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

“İki sur arasında kırk vardır!” buyurmuştur. Bunun üzerine oradakiler:

“Ey Ebu Hureyre! Kırk gün mü?” diye sordular. Fakat o: “Bir şey diyemem!” cevabını verdi.

Tekrar: “Kırk ay mı?” dediler. O yine: “Bir şey diyemem!” cevabını verdi. “Kırk yıl mı?” dediler. O yine: “Bir şey diyemem!” cevabını verdi ve (Resulullah’ın hadisine devam etti.)

“Sonra Allah semadan su indirecek ve insanlar yerden sebze biter gibi bitecekler. İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür. Bu çürümeyen, Acbü’z zeneb denen kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyamet günü yeniden yaratılış bundan terkib edilecektir.”

[Buhârî, Tefsir, Zümer 3, Amme 1; Müslim, Fiten 141, (2955); Muvatta, Cenaiz 48, (1, 239); Ebu Davud, Sünnet 24, (4743); Nesâî, Cenaiz 117, (4, 111).]

 

“De ki: «Onları ilk defa yaratan diriltir ve o yaratmanın her türlüsünü bilir.»” YaSin Suresi 79. Ayet

“İki sur arasında Kırk vardır”

Kuran-ı Kerime göre İsrafil Sur’a iki kez üfleyecektir. Birincisinde yerde ve gökte ne var ise Allah’ın diledikleri dışında Ölümü tadacaktır.

“Sûr’a üfürüldüğü gün Allah’ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O’na gelirler.” Neml Suresi 87. Ayet

İkinci üflemesinde ise Ölmüş olan İnsanlar dirilecek ve Mahşerde toplanıp Rablerine koşacaktır.

 “Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.” YaSin Suresi 51. Ayet

Peki bu Kırk nedir?

İnsanın ortaya çıkışında;

Ortalama bir hamilelik süresi 40 hafta sürmektedir. 9 ay 10 gün sürdüğünü de belirtelim.

“İki sur arasında Kırk vardır”

40 Hafta;

40 * 7 = 280

9 ay 10 gün

(9 * 30) + 10

270 + 10 = 280

Peki

2+8+0 = 10

1+0

=1

Şaşırma…!

 “İki sur arasında Kırk vardır”

Bir günde 5 vakit namaz toplam 40 rekattır.

Kırkı çıkmak,

Kırklanmak,

Erbain Kırk gündür,

Kırk Yıl çile,

Kırk gün, Kırk gece,

Kırklara karışmak,

Kırklar İnsandır… Amma nasıl İnsan!

İnsanı bil hele, İnsan nedir?

İnsan dediğimiz varlık 3 şeyden oluşmuştur.

  • Borç olan Beden

”Gerçekten Biz, insanı kuru bir çamurdan, biçimlendirilmiş bir balçıktan yarattık.” Hicr Suresi 26. Ayet

  • Emanet olan Ruh

”Bunun için, Ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın!” Hicr Suresi 29. Ayet

  • Dünyalık olan Nefis

“Sizi bir tek nefisten yaratan O’dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik.” En’Am Suresi 98. Ayet

İnsan işte bu.

“Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.” YaSin Suresi 80. Ayet

Bu Yeşil Ağaçta nedir? Acaba bu ağaçtan yapılan Ateş (Lema, Kıvılcım) nedir?

’’Bir de sana ruhtan soruyorlar. De ki: «Ruh Rabbimin emrindendir. Size ise pek az bilgi verilmiştir.’’ İSRA-85

Ruh; Allah’ın ’’OL’’ emriyle meydana gelmiş ve İnsan bedenine üflenmiştir.  İlk yaratılan Ruh Peygamber efendimizin ruhudur. Peygamberimizin ruhu, Ruh-u Azam’dır. Ve diğer bütün Ruhlar ondan yaratılmıştır. Aklınıza gelebilecek, diğer Peygamberlerin, Evliyaların, Ariflerin, İnsanların her şeyin ruhu Ruh-u Azam’dan yaratılmıştır. Bu sebeple ki, her İnsanın Ruhun da Peygamberimizin Ruhu mevcuttur.

Bu âlem bazı şeyleri perde eder bizlere. Ama görebilene tüm açıklığıyla aşikârdır hakikatler.

Yukarı da ki anlatıma bir örnek vermek gerekirse;

Bir incir çekirdeğini, bir zeytin çekirdeğini düşünün. Bu çekirdeği toprağa ektik, ne oldu, filiz oldu, boy verdi, dal verdi, yaprak verdi, ağaç oldu, tomurcuk verdi, çiçek açtı, İncir verdi Zeytin verdi.

Peki bizim ilk ektiğimiz tohum nerede?

Görebilir iseniz her yerde.

Ruh-u Azamı da bu şekilde görüp bilen, anlayabilen azdır.

“Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir.  Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.” Nûr Suresi 35. Ayet

Şimdi Anladın mı?

O Yeşil Ağaç neymiş…  Bu ağaçtan yapılan Ateş (Lema, Kıvılcım) neymiş…

“Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.” YaSin Suresi 80. Ayet

Yok, Ben bu Yeşil Ağacı (Zeytini) , ve yakılan Ateşi gene anlamadım diyen, 2 Rekat Şükür Namazı kılıp, Tin Suresini Okusunlar.

O vakit 3 Resul açılacak.

Aklını zorlamadan anlamaya gayret et. Bazı şeylere akıl yetmez, ermez demiyoruz yetmez.

Memeli hayvanlardan başka; Uzv-u tezkir, Uzv-u te’nis sahibi olan hayvan yoktur.

İnsan Dünya’ya geldiği vakit;

1 – Hz. Âdem ve Havva yaprak örtündüler.

Bu yapraktan değişik nebatlar yetişti.

Hz. Havva’dan: Ceviz, zeytin, nar, incir, nane, maydanoz, çörek otu, kızılcık, gül, reyhan, sümbül, iğde, hanımeli, mine çiçeği, çam, çimen.

Bunlar Havva’nın yapraklarından olma.

Bu nebatlarda dişilik, erkeklik yoktur.

Diğer nebatlarda polenizasyon vardır.

2 – Hz. Âdem’in elinde asa vardı. O asa nerede?

3 – Hz. Süleyman’ın mührü nerede?

4- Musa’nın asası nerededir?

Bunlar meçhuldürler…

Biz Bilmeyiz.

“Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.” YaSin Suresi 81. Ayet

Laf olanları söz sanıp aldanma, Deli’dir konuşur Veli sanma.

Günler Hayır olsun, Allah Sizlerle.

Hatem-i Veli

 

Yorum Bırakın

Your email address will not be published. Required fields are marked *