Arayış

Allah’ın, Resulünün ve Aşık kullarının selam ve bereketi üzerinize olsun ey kızgın çöldeki serin Su damlaları.

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Salat-ı selam olsun Muhammed Mustafa’nın feyizlere açık ruhuna.
Tertemiz Ehli Beyte selam olsun.

Bir hikaye ile başlayayım sözlerime, Sevgi ile.

Geçen bir kul var Allah aşığı, Çıkmış gitmiş çöllere Peygamberimizi aramaya.
Az gitmiş uz gitmiş çöllerde, tepeleri, vahaları aşmış.
Bir tepeye varmış, bakmış sarıklı, entarili birisi çöl tepelerinde tırmanıyor. O da kendi gibi yollara düşmüş.
Koşmuş yetişmiş arkasından.

Selamun aleyküm, Aleyküm selam.

Nereden gelir, nere gidersin ey yolcu diye sormuş adama.

Adam cevap vermiş; Peygamberimizi ararım.

Bizim kul çok sevinmiş; bende Peygamberimizi ararım yaren olalım bir birimize.
Bu iki kafadar çölde dolaşmışlar dolaşmışlar, Peygamberimizi bir türlü bulamamışlar.

Derken Devesi gelmiş o mübarek Peygamberin, bu iki kafadar, devesi gelirse kendi de gelir Peygamberimizin diye beklemeye başlamış.

Deve çökmüş kumlar üzerine, bizimkilerde çökmüş, beklemişler gün solana kadar.

Derken Deve kalkıp yürümüş bunlarda yürümüş Devenin peşinde, bir vahanın oraya gelmişler.
Suyun kenarında hurma ağaçları dibinde, Ak saçlı, ak sakallı bir başka kul namaz kılarmış.
Namazını bitirmiş, bu iki yolcuya selam verip, hal hatır sormuş.

Nerden gelir, nereye gidersiniz?

Bizim iki kafadar Peygamber efendimizi aradıklarını söylemiş.

Ulu kişi cevap vermiş, şöyle demiş. ”Siz O’nu aramayın, O sizi vakti gelince bulur”

Kimmiş bu yabancı kişi, söylenene göre ”Şems i tebrizi”

Böyle bir kişinin sözünü dinlememek olmaz, bizim iki kafadar helalleşip evlerine dönmüş.

İnayetten, benlikten Allah’a sığınırım ey kurak çölde bulduğum dostum. Çölde bir su damlası ne kadar kıymetli var bunu sen düşün.

Bizi; Şems i tebrizi tanıştırdı her iki alemde.

(Bu iki kişi, zahirde de birlikte kalamamıştır. Şems ve Mevlana gibi)

Ey benim kurak çölde bulduğum yarenim, Batında ayrılıp, zahirde kavuştuğum. Gel bu yolda bir daha ayrılmayalım.

Fırında aynı, fırıncıda… Senide pişirir benide. Bu çölde damlalar yalnız kalır da kuraklık yakar yok eder, damlalar birikintiye, birikinti deryaya yürür.

Deniz ol derler.

Sorarsan sen kimsin diye; “Ben Allah’a aşık, Muhammed Mustafa sav. yolunda gidenim, Kuran-ı Kerim’i Rehber edinmiş aciz bir Kulum.”

Allah yolunda; Cennet ve Cehennemden vazgeçenim.

”La İlahe İllallah” ile kalbini yakan, Nefsini bilip Rabbine dönenim.

Kah akarım sular gibi, Kah yanarım ateş gibi. Gece olur Göğe asılırım, Gündüz olur Dünya alemine dönerim.

Ey kızgın çölde bulduğum Su damlası, bu damlada Hayy gizli, Hayy olmadan, Toprak hayat bulmazdı bilesin. Toprak olmadan da Damla görünmezdi.

Gel bu yolda beraber yürüyelim ey çorak çölde bulduğum Su damlası.

Vav da yaşayan şu garibe bir Be çöker bilesin. Nun karışır içime, Hak der susarım.

Laf olanları Söz sanıp kanma, Deli’dir konuşur Veli sanma…

Hatem-i Veli

Yorum Bırakın

Your email address will not be published. Required fields are marked *