Kuran İslamı – Hadis İslamı

Bismillâhirrahmanirrahim.

IMG_1735

İslam’ı; Kuran İslam’ı veya Hadis İslam’ı bu tarz bir ayrıştırma kesinlikle düşünülemez.

İslam’ın özü nedir? İnsanlara nasıl iyi bir Kul olmayı öğretmektir demi.

İnsanın amacı nedir? İyi bir Kul olabilmektir.

Peygamberimiz;  biz Kul adaylarına, Rol Model olarak gönderilmiş en güzide İnsandır doğrudur. Bununla birlikte Allah bizlere bu Kulluk yolun da, en hayırlı şekilde nasıl yürürüz bunu bilmemiz için  “Vahiy” yoluyla, “Peygamberimiz” aracılığıyla kendi Kelamı olan “Kuran-ı Kerimi” göndermiştir.

Kuran- Kerimi; Arapça, Türkçe veya Hangi dilde olursa olsun okuduğumuzu varsayalım. Aslı Allah’çadır o ayrı konu. Okumak tek başına yeterli midir? Evet yeterlidir amma yapılması gerekenler vardır.

Nedir bu yapılması gerekenler?

Yapılması gerekenler kısmına gelirsek;

Hadis vs. demeden Peygamberimizin bize öğretmiş olduğu bazı ibadetler vardır, ” Namaz, Oruç, Zekat, Zikir, Hac vb.” gibi ibadetler. Bunlar Kul olabilmenin temel araçlarıdır diyebilir miyiz, deriz.

Şimdi şöyle bir şeyden bahsedeceğim. İnsan yapısı gereği, Kuran-ı Kerim’de geçer, Ruh ve Vücuttan oluşan bir mekanizmadır. Bu iki yapı’da farklı farklıdır.

Biz şimdi Ruh yapısını ele alalım.

’’Bir de sana ruhtan soruyorlar. De ki: «Ruh Rabbimin emrindendir. Size ise pek az bilgi verilmiştir.’’ İSRA-85

Ruh; Allah’ın ’’OL’’ emriyle meydana gelmiş ve İnsan bedenine üflenmiştir.   İlk yaratılan Ruh Peygamber efendimizin Ruhudur. Peygamberimizin ruhu, Ruh-u Azam’dır. Ve diğer bütün Ruhlar ondan yaratılmıştır. Aklınıza gelebilecek, diğer Peygamberlerin, Evliyaların, Ariflerin, İnsanların her şeyin ruhu Ruh-u Azamdan yaratılmıştır. Bu sebeple ki, her İnsanın Ruhun da Peygamberimizin Ruhu mevcuttur.

Bu âlem bazı şeyleri perde eder bizlere. Ama görebilene tüm açıklığıyla aşikardır hakikatler.

Yukarı da ki anlatıma bir örnek vermek gerekirse.

Bir incir çekirdeğini , Bir zeytin çekirdeğini düşünün. Bu çekirdeği toprağa ektik, ne oldu, filiz oldu, boy verdi, dal verdi, yaprak verdi, ağaç oldu, tomurcuk verdi, çiçek açtı, İncir verdi Zeytin verdi. Peki bizim ilk ektiğimiz tohum nerede?

Görebilir iseniz her yerde.

Ruh-u Azamı da bu şekilde görüp bilen, anlayabilen azdır.

“Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.” Nûr Suresi 35. Ayet

Yok ben Bu İnciri ve Zeytini gene Anlamadım diyen, 2 Rekat Şükür Namazı kılıp, Tin Suresini Okusunlar.

O vakit 3 Resul açılacak.

Peki bunun konumuzla alakası nedir?

Allah’ın bizlere Örnek olarak gönderdiği Peygamberimizin, yukarıda da yazdığım gibi bizlere öğretmiş olduğu İbadetleri hakkıyla, bakın üstüne basarak söylüyorum hakkıyla, layıkıyla yapan bir İnsan’da, Peygamberimizin Ruhundan olup gelen Lema’lar (Kıvılcımlar) parlamaya başlayacaktır.

Ruh, Nefsin ve Vücudun hâkimiyetini eline alacaktır. İşte o zaman Ruhum daralıyor demez İnsan. O zaman esnemez misal, o vakit perdeler açılmaya başlar.

“Peygamber (s.a.v) Efendimiz Hiç Esnemezdi”

Yani bu ne demek oluyor, İnsan, Peygamberimizce öğretilen İbadetleri yaparak Ruhu özgürleştirip, Vücuda hakimiyet kurduğu zaman bizler de Peygamberimizin hali ile bir hal olacağız.

Daha da açarsak bunu, Peygamberimiz  ’’El-Emin’’ sıfatıyla sıfatlanmış bir karakter idi, bizler de onun öğrettiği şekilde ibadetlerimizi yerine getirip Kuran-ı Kerimi okuduğumuz takdirde, biz istesek de, istemesek de o Emin olma durumu bize de yansıyacaktır.

Yani en yalın hali ile anlattığımız durum; Hadis ve Sünnetleri yaşamaya başlıyoruz.

İşte bunu başarabilmiş, devam ettirebilmiş her Kula, Kuran-ı Kerim’in sırları açılır. Sırları açılır derken Okuduğunu anlamaya başlar. Bir Müddet sonra Kuran o İnsanı okumaya başlar buda ayrı bir Sırdır. İnsan’ın için de Kuran’da var.

“Okuyanlardan değil, Okunanlardan olun” Mevlana Hocam

İşte İnsan o vakit;

Hadis mi? Kuran mı? Bu düşünceden sıyrılır.

Sadece Hadis demez: Niye demez, çünkü zaten Peygamber efendimizin hali ile hal oldu bu vatandaş. Peygamberimizin taşıdığı pek çok şey kendi İnsaniyetin de zuhur etmekte.

Veli Kullar yüzüne bakınca anlar senin nasıl bir Kul olduğunu… Bu görebilende, göze de görünür, amma hangi göze?

Sadece Kuran demez: Niye demez, biliyor ki Peygamberimizin hali ile hallenmeden okusa da Kuran-ı Kerim anlaşılmaz, anlamaz demiyorum anlaşılmaz, anlaşılmayan şey yetmez. O bilir Okumadan önce, Peygamberimizin açtığı yolu dosdoğru takip etmesi gerektiğini ki Kuran-ı Kerim o kula kapılarını açsın.

Yine Veli kullar okuyunca Kuran-ı Kerimi, işte o vakit anlarlar; İnsanın, Ağacın, Ayın, Yıldızın, Gaybın, Zahirin ilmini sırrını.

Kul olmak isteyenlere diyoruz ki, Peygamberimizin bizlere öğrettiği, birinci elden kaynağından aktardığı ibadetleri (Namazı, Orucu, Zikri, Haccı, Zekatı, Sadakayı) usulünce güzelce yapın,

Kuran-ı Kerimi okuyun. İşte o zaman bakın görün neler değişecek İnsan da.

O vakit göğe bir Yıldız asılır, gelin bu Yıldızın sırrını da siz bulun.

Günler hayır olsun, Allah gönlünüze göre versin.

Hatem-i Veli

Yorum Bırakın

Your email address will not be published. Required fields are marked *